10 Kasım 2016 Perşembe

ben varım.

ya yer yüzündeki en kıymetli çiçek peçeteden yapılansa? ve bu heyecan dolu bir rüyaysa? hatta, birbirine kavuşamayan kalpler yerine teni tenine değdiğinde kanatlanıp uçanların hikayesi çoktan bir yerlerde yazıldıysa ? o zaman parmak uçlarının saksıdaki reyhana değdiği anda ki o bir saniyede burnunun ucuna gelen kokuyu düşün... belki de bazı şeyleri duymak değildir mesele. hem,emin olamadıklarının ruhunda yarattığı tutkuya kapılıp gitmek değil mi asıl sevdiğin? sen bu evrene düşmüş bir yıldız tozuyken düşünmek zorunda mısın başka insanların yazdığı doğruları, ön yargıları,klasik aşk romanlarını... cevap veriyorum,hayır... dolunay gökyüzündeki yerini aldıkça,denizden gelen iyot kokusu dalga sesiyle birleşip muhteşem bir seramoni oluşturdukça,rakı kadehimin yanında bir bardak çay oldukça, nedensizce güldükçe, daha fazla ne kadar uyumadan durabilirim diye kendimi zorladıkça, tavlada kazanmak için mücadeleye devam ettikçe, dans etmekten başım döndükçe, sürprizler hiç bitmedikçe, düşünmedikçe, sormadıkça, beklemedikçe... ve o ilk anlar hep beynimin anı kutusunda özenle saklandıkça ben oyundayım,varım.